Torpil denen illet, toplumsal hafızadan silinsin.

Siyaset biliminde iyi bilinen teorilerden birisi de ‘Elitlerin Dolaşımı Teorisi’dir. Bu teoriye göre eğer bir toplumsal sınıf her alanda en iyileri (en zeki, en çalışkan, en başarılı…) yanına çekmezse uzun vadede yok olmaya mahkûmdur. Çünkü eşitsiz ve sübjektif bir sınav sistemi en başarılıların sisteme girmesine izin vermeyecek ve bumerang etkisiyle yine kendi toplumumuza zarar verecektir.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİNDEN
“SÖZLÜ SINAV”IN KALDIRILMASINI BEKLİYORUZ.

Sözlü Sınav
Bilindiği gibi, kaymakam, müfettiş, uzman yardımcısı ve denetmen yardımcısı gibi bazı kariyer mesleklerin/A tipi kadroların işe alımında yazılı sınava ilave olarak sözlü sınav da yapılmaktadır. Özellikle bürokrasinin tepe noktasına aday personelin alımı için uygulanmakta olan bu sözlü sınav, toplumun akademik yeterlilik açısından en üstünde yer alan gençleri birbirine tercih etmede ve elemede kullanılmaktadır.

Genel Değerlendirme
Sözlü sınavlarda özellikle uygulamalı alanlarda, adayların sınav esnasında göstereceği performansa puan verilmektedir. Hangi soruların sorulacağı, hangi durumlarda kaç puanın verileceği ve adayın yeterli performansı gösterip gösteremediği hususlarının bütün yönleriyle önceden nesnel kurallarla düzenlenmesi uygulamada mümkün olmamaktadır. Siyasi otorite, sözlü sınavda direnecekse en azından Danıştay’ın ve idare mahkemelerinin geliştirdiği ölçütlerden olan; sınav komisyonunun usulüne uygun oluşturulması, sınav soru ve cevaplarının önceden hazırlanarak tutanağa bağlanması, adaylara fırsat tanınması, sınavın ses ve görüntü kaydının alınması gibi kuralları yasal güvenceye bağlamalıdır. Bu aynı zamanda hukuk devleti olmanın da gereğidir.

Özünde siyasi bir organizasyon olan devlet tüzel kişiliği, seçilmiş veya atanmış görevliler aracılığıyla fiziki görünüm kazanmaktadır. O halde nitelikli görevliler, devletin de niteliğini yükseltecektir. KPSS uygulanmaya başlandıktan sonra Türk bürokrasisindeki insan kaynağının niteliksel gelişimini gözlemleyenler, görece nesnel bir sınav sisteminin bile kamu personel sisteminde neleri başardığını daha iyi kavrayacaklardır. Devletler liginde güçlü bir toplum, güçlü bir devlet istiyorsak; bunun adımlarından birisi de adil, nesnel kriterlerle personel seçen, rasyonel ve bilimsel esaslara dayalı bir kamu personel rejimi kurulmasıdır.

Bu yönüyle asıl mesele sadece sözlü sınav da değildir. Merkezi idarede, yerel yönetimlerde, üniversitelerde kısacası kamu kaynağı kullanılan her bir idari birimde personel istihdamı nesnel, nitelik arttırıcı, rekabeti teşvik edici, nesnel yarışmacı işe alma süreçleri yoluyla olmalıdır. Bu, büyük devlet olmanın ve akılcı bürokrasinin de gereğidir. İdare hukuku kavramıyla söylenmesi gerekirse ‘kamu yararı’nın da gereğidir.

Siyaset biliminde iyi bilinen teorilerden birisi de ‘Elitlerin Dolaşımı Teorisi’dir. Bu teoriye göre eğer bir toplumsal sınıf (biz bunu toplumun tamamı veya devlet olarak da düşünebiliriz) her alanda en iyileri (en zeki, en çalışkan, en başarılı…) yanına çekmezse uzun vadede yok olmaya mahkûmdur. Çünkü eşitsiz ve sübjektif bir sınav sistemi en başarılıların sisteme girmesine izin vermeyecek ve bumerang etkisiyle yine kendi toplumumuza zarar verecektir.

Sözlü Sınav Uygulamasının Sonuçları

1) Hukuk devleti ilkesine, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve eşit yurttaş statüsüne aykırıdır (Anayasa md. 2 ve 10).

2) Dünyanın ve Türkiye’nin bu kadar kamu yönetimi tecrübesine rağmen elde edilen birikimi ihmal etmek, görmemezlikten gelmek toplumumuz için zaman kaybettiricidir.

3) Referans zincirinde etkili güç odaklarına bağlanamayan genç beyinlerimiz önemli makamlarda topluma hizmet sunmaktan alıkonulmakta ve dışlanmaktadır. Böylece beşeri kaynağımız verimli kullanılamamaktadır.

4) Sözlü sınav, iktidarı elinde bulunduranların kamu imkânlarını özel mülkiyetiymiş gibi görme amacına hizmet etmektedir.

5) Bu keyfilik ve eşitsizlik çemberinden geçen ulusumuzun en nadide insan kaynağı çaresizlik ve umutsuzlukla yüzleşmekte ve onur kırıcı deneyimlere maruz kalmaktadır.

Sonuç olarak; sözlü sınav, yüksek bürokrasiye aday insan kaynağının işe (kamu görevi) yerleştirilmesinde kullanılan ve temelde yönetim erkine ve genelde siyasi otoriteye sübjektif yöntemlerle inisiyatif/keyfilik sunan haksız, adaletsiz, horlayıcı ve dışlayıcı bir araçtır. Ayrıca demokratik toplum yapısının gereği olarak eşit yurttaş anlayışı, birey onuru ve en önemlisi de toplumsal çıkarımız için kamuya personel seçiminde sözlü (keyfi) sınavdan vazgeçilmelidir.

Bu anlamda “adalet” kavramını isminde taşıyacak kadar önemseyen iktidar partisinin ve hükümetimizin torpil denen illetin, toplumsal hafızamızdan çıkarılmasına öncülük etmesi beklenmektedir.

Yrd. Doç. Dr. Saffet KARTOPU

Kaynak: www.memurlar.net

Yorumlar